İNCE: BURASI DÜNYANIN EN ÇAĞDAŞ PARTİSİ
17.05.2022

İNCE: FAKİRLİKTE EŞİTLENDİK

Muharrem İnce, “Türkiye’yi fakirlikte eşitlediler. 50 yaşın üzerindekiler bilir. 70’li yıllarda çok konuşulan bir söz vardı siyasette. 70 Sent’e muhtaç olan Türkiye diye. Demirel’in sözüydü. O yıllarda bile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlık satmadı. Tenezzül etmedi. Oraya düşmedi.”

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, partisinin 1. yıl dönümü etkinlikleri kapsamında Memleket Partisi Genel Merkezi önünde bir konuşma yaptı. Konuşmasında iktidara da muhalefete de yüklenen Muharrem İnce, Atatürk Havalima’nı pistinin sökülmesine tepki göstererek konuşmasına başladı. İnce şu şekilde konuştu:

MİLLİ SERVET YOK EDİLİYOR
“Türkiye’nin en çabuk, en hızlı büyüyen ailesi biziz. Bana soruyorlardı, neden parti kuruyorsun? Bugün cevabı ortaya çıktı. Tek bir sebep bile yeterlidir. Şu anda bir milli servet yok ediliyor. Dozerler girmiş Atatürk Havalimanı yıkılıyor. 1914 yılından bu yana, dünyada ödül almış Atatürk Havalimanı! Ya ağaç dikeceksin dik kardeşim, anladık. Park yapacaksın, yap kardeşim onu da anladık. Pisti niye bozuyorsun? Pisti bozma! Dozerler pisti bozuyor. Muhalefetten ses çıkarıyor gibi yapıyorlar. Meğer muhalefet partisinin genel başkanı, proje bizim diyor, telefonlarımızı dinlediler projeyi bizden çaldılar diyor. İşte Memleket Partisi bunların hepsi birbirine benzediği için kuruldu.”

BİZ DİĞERLERİNDEN FARKLIYIZ
“Bizim bir farkımız var, çok kısa bir sürede 85 milyona bunu göstereceğiz. Bizim diğerlerinden farkımız şu, biz büyükelçilik koridorlarında, plazalarda holdinglerin merkezlerinden kurulmadık. Biz tozlu Anadolu yollarında kurulduk. Bizim medyamız yok, bizim arkamızda sermaye grupları yok, bizim arkamızda büyükelçiler yok, bizim bir ayağımız Washington’da bir ayağımız Brüksel’de değil. Bir ayağımız Pekin’de, Moskova’da, Tahran’da değil. Biz Türkiye’nin en yerli, en milli, gönlü, yüreği, kalbi, aşkı, sevdası her şeyi Ankara’da olan insanlarız onun için biz farklıyız.”

GÖNÜLLÜLER ORDUSU
Memleket Hareketi olarak yollara düştüğümüzde parti kuramaz dediler. Kurduk. Örgütlenemez dediler, örgütlendik. Seçimlere giremez dediler. Haberler yaptılar, seçimlere girme hakkını da elde ettik. Şimdi yeni haberleri var. Barajı geçemez diyor! Baraj maraj bize hikaye gelir. Yıkıp atacağız o barajları… Aynısını Ecevit’e yapmışlardı. Ecevit Rahşan Hanımla birlikte yollara düştüğünde cızırtılı bir ses düzenleri vardı. 10 kişiye konuşuyorlardı sandalyenin üstünde. Ona bölücü diyenler hiç iktidar olamadı. Ama o 2 kere oldu. Biz bu partiyi Türkiye’nin bir numaralı partisi yapacağız. Burası bir gönüllüler ordusu. Hiç size Genel Merkez’den buraya gelin diye bilet alındı mı? Belediyelerden otobüs kiralandı mı? Hepiniz gönüllü geldiniz. İşte biz bu gönüllüler ordusuyla Allah’ın izni, millettin isteğiyle bunu başaracağız.”

BU DÜZENİ YERLE YEKSAN ETMEK İÇİN KURULDUK
“Biz müteahhit ofislerinde, büyük elçilik koridorlarında, holding plazalarında kurulmadık. Dedim ya biz Aydın’ın Alamut Köyü’nde, Tekirdağ’ın Yılanlı Köyü’nde, Yalova’nın Elmalık Köyü’nde, Trabzon’un Yazlık Köyü’nden buralardan geliyoruz. Manisa’nın 8 Eylül Caddesi’nden, Balıkesir’in Milli Kuvvetleri’nden, Yalova’nın İstanbul Caddesi’nden.
Darbe sonrası kurulmuş, siyaset toz duman olmuş. Öyle bir partide değiliz biz. Neden biz diğerlerinden farklıyız. 20 yıllık bir iktidar var hala birinci parti. Hala muhalefet birinci olamadı işte biz bu iktidar düzenini de bu muhalefet düzenini de yerle yeksan etmek için kurulduk.”

BURASI DÜNYANIN EN ÇAĞDAŞ PARTİSİ
“Biz diğerlerinden çok farklıyız. Kurultay delegelerinin arkasına saklanan bir genel başkanımız yok. Gönlünü, yüreğini üyelere açan bir genel başkan var. Ayarla kurultay delegelerini, sen onları seç, onlar seni seçsin. Sığın onların arkasına, tribünlerin alkışlarını, sokağı ihmal et. Ama 1400 kişiyle alavere dalavere sürekli nöbete. Burası öyle bir parti değil. Burası Avrupa’nın, dünyanın en çağdaş partisi. Partinin bütün üyelerinin genel başkan seçilirken oy hakkı var. Türkiye’de başka böyle bir parti var mı? Yok.”

SANDIK AÇIK
“Yakında Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Eğer Erdoğan savaş var deyip seçimi erteletmezse. Peki hangi siyasi partide cumhurbaşkanı adayının nasıl belirleneceği yazılı? Bir tek Memleket Partisi’nde. Yazılı kuralları var. Diğerlerinin hiçbirisi bilmiyor. Ben 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçiminde eski partimde Grup Başkanvekiliydim. Partinin ikinci adamı partinin Cumhurbaşkanı adayını televizyondan öğrendi. Peki bizde nasıl olacak? Bizde sandığı koyacağız. Hakkari’de de, Edirne’de de sandık olacak. Muharrem İnce, sen genel başkan olarak Cumhurbaşkanlığına aday olacak mısın? Olacağım. Takdir sizin. Eğer başka bir vatan evladı bu partiden ben de Cumhurbaşkanı adayı olmak istiyorum derse hay hay sandık açık.”

ADAYLIK SÖKE SÖKE ALINIR
“Şimdi konuşuyor o belediye başkanı aday olacak mı? Bu belediye başkanı aday olacak mı? Genel başkanım izin verir mi? Cumhurbaşkanı adayına genel başkan izin vermez. Adaylık söke söke alınır. Sokaktan alınır. O görüntüde izin verilir öyle. Gerçeği sokaktır. Sokağı arkana alırsan aday olursun. Bizde belli sandığı koyacağız, sandıktan hangi vatan evladı çıkarsa Memleket Partisi’nin adayı olacak. İttifaklarda yer alacak mısınız? Hayır almayacağız. Ne Cumhur ne Millet tek yol Memleket! Türkiye’nin geldiği duruma bakın. 20 yıllık bir iktidar var, yüzde 1’lere düşmesi lazım bunların. 2002’de dolar kaç liraydı 1,6’ydı, 16 liraya çıktı. 10 kat artırdı doları. İşsizlik kaçtı? 10,5’tu şimdi çok daha fazla. Hiç olmazsa 20 sene önce TÜİK vardı, güvenilirdi. Şimdi palavracı bir TÜİK var. Her şey bugün 20 yıl öncesinden daha kötü. 2002 yılında düğünlere giderken çeyrek altın alıyorduk. Şimdi yeğenlere çeyrek altın takarsın. Gram altını bunlar buldu. Dilimle karpuzu, avuçla zeytini, bardakla sütü bunlar buldu.”

ERDOĞAN HEDEFLERİNİ TUTTURAMADI
“Birkaç gün önce Adana’daydım. Adana’da dilimle satılan karpuz gördüm. Kıyamet alameti bu! Birisi bana deseydi ki Adana’da dilimle karpuz satılacak ben ona inanmazdım. Çünkü Türkiye’yi 20 senede batırdılar. 2002’de iktidar olurken millete dedi ki “2023 hedeflerimiz var.” Neydi, 2 trilyon dolar gelirimiz olacaktı. Kişi başına 25 bin dolar gelirimiz olacaktı ve dünyada ilk 10 ekonomi arasına girecektik. Şu anda bu yıl sonunda açıklandığında bırakın ilk 20’yi, tahmin ederim ki 23. olacağız. Tayvan bizi geçiyor, pek çok ülke bizi geçiyor. Hedeflerinin hiçbirini tutturmadı. Tam tersine batırdı.”

FAKİRLİKTE EŞİTLENDİK
İki gün önce bir açıklama yapıyor Erdoğan, 2023 seçimlerine bağlı her şey diyor. İlk 10 ekonomi arasına girmek istiyorsak, 2023 seçimleri çok önemli değil. Sen 20 sene önce 2023’de ilk 10’a sokacaktın Türkiye’yi. 20 yılı boşa geçirdin. Artı yapmak yerine eksi yaptın millete. Türkiye’de bir eşitlik sağladı yalnız. Fakirlikte eşitlik sağladı. Adana’da Edirne’de, Artvin’de, Diyarbakır’da nereye gidersen git yoksulluk konuşuluyor. Zengin de kaygılı, fakir de kaygılı. Türkiye’yi fakirlikte eşitlediler. 50 yaşın üzerindekiler bilir. 70’li yıllarda çok konuşulan bir söz vardı siyasette. 70 Sent’e muhtaç olan Türkiye diye. Demirel’in sözüydü. O yıllarda bile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlık satmadı. Tenezzül etmedi. Oraya düşmedi. Vatandaş olabilmek için 1 milyon dolarlık bir gayrimenkul alman gerekiyordu. Önce bunu 500 bin dolara, sonra 250 bin dolara düşürdüler. Sonra Nisan’ın 12’sinde Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplandı ve dediler ki 250 bin doları 400 bin dolara çıkaracağız. Bir ay yönetmeliğini çıkarmadılar. Mayıs’a kadar “Ey yabancılar Sudanlılar, Kenyalılar, Pakistanlılar, Suriyeliler, Bangladeşliler, bak 250 bin doları 400 bin dolara çıkaracağız. Haberin olsun.”

KONGOYA GİTSEN ALAMAZSIN BU VATANDAŞLIĞI
“Batan geminin malları bunlar gel vatandaş ucuza vatandaşlık var gel diyor. Sonra Mayıs’ta yönetmeliğini çıkardılar. Sıkı durun bir şey daha yaptılar. Uygulamasını bir ay ertelediler. 1 Milyon dolardan 250 bin dolara düştünüz. Ha bire uzatıyorsun. Bak artıracağım bir an önce gel vatandaş ol. 250 bin dolara 1 kişiye mi vatandaşlık veriyorlar? Hayır, aileye vatandaşlık veriyorlar. 3 çocuk var karı koca 5 kişi, 250 bin dolar adam başı 50 bin dolar. Sudan ucuz. Kongo’ya gitsen alamazsın bu vatandaşlığı. Onuruma dokunuyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının bu kadar ucuza verilmesi, piyasaya düşmesi, ayağa düşmesi onuruma dokunuyor benim. Onun için bu ampulü söndürmeliyiz. “

FİNLANDİYA VE İSVEÇ’İN NATOYA ALINMASI
“Şimdi bir konu daha gündemde. Finlandiya’nın ve İsveç’in NATO’ya alınması. Türkiye 1980’ler Kenan Evren döneminde bir büyük yanlış yaptı. Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına girmesini hiçbir şey almadan kabul etti. Diplomasi, pazarlıklar sanatıdır. Bir şey alırsınız, bir şey verirsiniz. Türkiye o yıllarda bir büyük yanlış yaptı. Şimdi İsveç ve Finlandiya ile bir pazarlık yürütecek elbet. ABD bastıracak. Bir, devletimin elini zayıflatmak istemem. Dışişleri Bakanlığı’nın elinin güçlü olmasını isterim. Eğer diyorlarsa ki pazarlıkta; Ey ABD sen PYD’ye silah vermiştin, geri topla diyorlarsa hükümetin arkasındayız. Eğer diyorlarsa, Mısır ve İsrail’deki doğalgaz Türkiye üzerinden geçsin, bunun pazarlığını yapıyorlarsa iktidarın arkasındayız. Eğer, KKTC’ye Rum kesimi gibi oradaki gaz kaynaklarından eşit pay alsın diyorlarsa hükümetin arkasındayız. Eğer, İsveç’e sen terörü finanse ediyorsun, silah veriyorsun, teröristlere misafirhane görevi yapıyorsun, bunu terk edeceksin diyorlarsa hiç itirazımız yok hükümeti destekliyoruz. Eğer memleketimizin geleceğiyle, terörle, doğal gazla, PYD’ye verilen silahlarla ilgili bir pazarlık sürüyorsa sonuna kadar destekliyoruz. Ama seçim yaklaştı, kasa tamtakır, Merkez Bankası eksi bakiyede, rezervler eksiye düşmüş, üç beş kuruş para verin şu seçimi atlatalım diyorlarsa yazıklar olsun size diyorum o zaman. Yazıklar olsun!”

SIĞINMACI SORUNUNU DİPLOMASİYLE ÇÖZECEĞİZ
“Bir sığınmacı meselesidir var. Bu ülkenin 5 ciddi problemi var. İlaç, su krizi kapıda. Gıda krizini zaten yaşıyoruz, sığınmacılar ve bir de deprem problemi var. Enerjide yüzde 70 oranında dışa bağımlıyız. Vana başkasının elinde olmaz bu doğru değil. Sığınmacılar konusunda iktidarın kafası karışık. Muhalefetin de kafası karışık. Suriye bizim komşumuz. Orada bir problem oldu, insanlar bize sığındı. Türkiye büyük bir devlettir. Kadınlara, çocuklara, yaşlılara kendine sığınanlara yardım etmelidir elbette, biz de olsak ederdik. Ama bu misafirlik fazla uzamıştır. Dini duygular üzerinden milleti kandırıyorlar. Önce ensar muhacir dediler, sonra AB’den para alamayınca otobüslere doldurup Kapıkule’ye gönderdiler insanları. Şimdi de hicret diyor. Hicret, Hz. Peygamberimizin Mekke’den Medine’ye 622’deki hicretiyle bir tutuyor. Böyle bir şey olabilir mi? Bu dini söylemlerle çözülecek bir mesele değildir. Bu diplomasiyle çözülecek bir meseledir.”

NE AKP GİBİ KAFAMIZ KARIŞIK NE DE MUHALEFET GİBİ BECERİKSİZİZ
“Sayı tartışması yapıyorlar, Hulusi Akar ne dedi? 9 milyon Suriyeliye bakıyoruz dedi. Yani sınırlarımızın içinde olanlara baktığımız gibi sınırımızın dışında olanlara da bakıyoruz. Memleket Partimizin iktidarın Esad ile görüşeceğiz. Şam’a büyükelçi atayacağız. Farkındalık yaratacağız, uluslararası camiayı harekete geçireceğiz. Esad’a diyeceğiz ki güvence vereceksin, sana gelen insanlara kötü davranmayacaksın, onların yaşam koşullarını iyileştireceksin. Onların tapularına sahip çıkacaksın. Bunları uluslararası kamuoyuna açıklayarak geri dönüşlerini hızlandıracaksın. Bunları göndereceğiz çaresi yok. Ama insani koşullarda yapacağız. Irkçılıkla, kaba kuvvetle değil! Elektriklerini, suyunu keserek değil! Bu bizim tarzımız değil. Biz bunu diplomasiyle, uygun, insanı koşullarda yapacağız. Bizim diğerlerinden farkımız bu! Ne AKP gibi kafamız karışık ne de muhalefet gibi beceriksiziz.”

SEN ZAM YAPARSAN ERDOĞAN’IN KOLTUK TEHLİKEYE GİRER
“Türkiye’de, Hatay Erzin’de domateste 18 lira, fasulyede 23 lira etiket varsa beslenme büyük problem demektir. Taneyle domates satılır oldu. Böyle bir durumda 20 yıllık iktidar tarımı batırdı. Hiçbir zaman stratejik bir sektör olarak görmedi. Yatırım yapmadı. Adanalı olan Tarım Bakanı Adana’da açıklama yapıyor. Afrika’dan toprak kiralık diyor. Rezalet! Gübre, mazot, ilaç, elektrik pahalı. Soğan deposu basıyor, stokçular diyor. Erdoğan suçlu arıyor. Erdoğan’ın derdi şu; Elektriğe ben zam yapacağım, doğal gaza, mazota ben zam yapacağım ama sen ekmeğe, peynire zam yapmayacaksın. Niye? Sen yaparsan hayat pahalılanır, onun koltuk tehlikeye girer, böyle bir kafa olabilir mi? Erdoğan bunun farkında değil, soğan deposu basarak pahalılığı düşüreceğini düşünüyor. Peki muhalefet farkında mı? Kılıçdaroğlu da marketlere mektup yazıyor. Ucuza ver diyor. Ya adam pahalı almış domatesi, nasıl ucuza verecek. 10 liraya aldığı şeyi 8 liraya mı satacak. Sorun bu Erdoğan da, Kılıçdaroğlu da, bu muhalefette hayatlarında hiç tarlaya, seraya, meraya hiç gitmemişler. Bunların tarımla tek ilgileri balkonlarındaki çiçeklerine su vermek olmuş. Tarımla tek ilgileri bu. Hayvancılıkla tek ilgileri de belki bir kedinin sırtını okşamışlardır. “

GIDA SORUNUNU BİZ ÇÖZECEĞİZ
“Ucuz et yemek istiyorsa hayvana ucuz ot, yem bulacaksın. Ucuz peynir yemek istiyorsan üreticiyi destekleyeceksin. 4 ayda 1 milyon 800 bin süt ineği kesilmiş. 2 ay içinde peynir fiyatları uçacak. Çünkü peynir yapacak süt bulamıyor peynir üreticileri. Bunu biz çözeceğiz. İddia ediyorum. Bu millete en ucuz eti, sütü, peyniri, ekmeği ben yediririm. Memleket Partisi yedirir. Bu konuda 1 yıldır bir çalışma yapıyoruz. “

DERDİMİZ SORUN ÇÖZMEK
“Sonunda 100 maddelik bir öneri paketi hazırladık. Bütün siyasi parti genel başkanlarına mektup yazdım. Dedim ki; Memleket Partisi olarak size önerilerimizi sunmak istiyoruz. Eksiği gediği olabilir, beğenmedikleriniz olabilir, tamamlarsınız. Bizim görüşlerimizi beğendiyseniz alın kullanın hiç sıkıntı yok. Yeniden Refah Partisi’ne gittik anlattık, DSP davet etti gittik, yarın Gelecek Partisi’ne gidiyoruz. Zafer Partisi davet etti ona gideceğiz. Kim davet ederse ben genel başkan olarak gideceğim. Ama diyorlarsa ki sen gelme başka birini gönder o da olur. İsterseniz kapınızdaki güvenliğe bile bırakırız dosyayı. Yeter ki sorun çözülsün. Zamanınız olmayabilir, gıda sizin için çok önemli olmayabilir, maaşlarınız iyi nasıl olsa. Ama biz milletin beslenme sorununu gıda sorununu bitkisel üretim, hayvansal üretimi anlatmak istiyoruz. Anlatmak, sorunu çözmek istiyoruz. Derdimiz bundan ibarettir. Bazı gazetelerde diyor ya “Sayın Bahçeli İnce’yi aradı konuşalım dedi.” Haksızlık yapıyorlar, Sayın Bahçeli’ye mektubu yazan benim. Erdoğan’a da yazdım Akşener’e de yazdım. Hepsine yazdım. O da nezaket gösterdi bayramdan sonra görüşelim dedi. Madem 85 milyonun cumhurbaşkanı olacağız, kimseyi ayırmamalıyız. Mektup yazdık mı herkese yazmalıyız.”

MEDYAYI ÖZGÜRLEŞTİRECEĞİZ
“3 Temmuz’da ilk seçimimize gireceğiz. Çankırı’nın Orta İlçesi’nin Dodurga beldesinde belediye başkanlığı seçimi var. Hepimiz orada gidelim şu seçimi alalım. Medya bizi her ne kadar göstermese de, ambargo uygulasa da önümüzdeki süreçte hangi kanal davet ederse gideceğim. Baştan söylüyorum. Bana oraya niye gittin demeyin. Halk TV seni niye göstermedi onu sorun. Tele 1 beni, partimi niye göstermiyor? KRT niye göstermiyor? CHP parasını mı kesiyor? Acaba ondan mı göstermiyor? Ama bir şey söyleyeyim. Bugün bizi canlı yayınlayan yerel kanallar var. O para korkusu olanlara da sesleniyorum. Bizim iktidarımızda sizden hizmet aldığımızda korkmayın sizin paranızı kesmeyeceğim. Medyayı özgürleştireceğiz. Özgür olacaksınız. Konuşan bir üniversite, örgütlü bir sivil toplum olacak.”

3A AKIL ADALET AHLAK
“Bakın 3B demiştik. Barışacağız, büyüyeceğiz, hakça bölüşeceğiz demiştik. Bu seçimde de 3A diyoruz. Önce akıl, bilim sonra adalet, hukuk, bağımsız bir yargı ve ahlak. Millet ekmek alamazken, bayat ekmek kuyruğundayken 5 yerden maaş alan soysuzlara sesleniyorum. Türkiye bir çözüm yolunda değildir. Erdoğan ve avaneleri rodeo yapmaktadır. Atın üstünden düşmemek için uğraşıyorlar. Bir menzilleri yok. Türkiye’yi zenginliğe, refaha, hukuk devletine ulaştıracak bir hayalleri yok. Sadece iktidarını kaybetmemek için atın üstünde durmak, koltuğunda oturmak gibi bir derdi var. Türkiye buradan çıkacak. Hukuk devleti yapacağız Türkiye’yi. Türkiye’de adil, şeffaf, rekabete açık bir kamu ihale kanunu yapacağız, mahkemeleri bağımsız olacak, fabrikalarından dumanlar yükselecek, ovalarından şerbet akacak, bereket fışkıracak.

MİLLETE YALAN SÖYLÜYORSUN
“Emekli geçinemiyor, işsizler perişan, öğrencilerden ilk kez duydum beslenme sorunu yaşıyorlar. Türkiye bu durumdayken, bütün sektörler küçülürken 2022 yılının ilk çeyreğinde bankalar yüzde 285 büyüdü. Yüzde 6100 büyüyen bankalar var. Yani sizin ekmeğiniz bankalarda, alamadığınız et, yiyemediğiniz peynir, ödeyemediğiniz doğal gaz faturası, dolduramadığınız benzin deposu bankalarda. Şu bankalara bir yuh çekelim hep birlikte. Ekmeğimizi onlar aldı, aşımızı onlar aldı. Ama ekmeğimizi, aşımızı, etimizi, sütümüzü, paramızı bankalara Erdoğan verdi. Bunu unutmayın. Nas diyor ya! Nas! Sen çiftçinin borcuna faiz uygularken, öğrencinin kredi borcuna faiz uygularken nası neden hatırlamıyorsun? Faiz 19 olunca Merkez Bankası’nda nas var da 14 olunca yok mu? 19 olan faiz haram da 14 olan faiz caiz mi? Azı çoğu bir değil mi bunun. Demek ki sen millete yalan söylüyorsun.”