İNCE: YOKSUL ÇOCUKLARIN YÜZDE 40’I ÜÇ ÖĞÜN YEMEK YİYEMİYOR
31.05.2022

İNCE: YOKSUL ÇOCUKLARIN YÜZDE 40’I ÜÇ ÖĞÜN YEMEK YİYEMİYOR

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, bir dizi ziyaret gerçekleştirmek üzere Eskişehir’e geldi. Eskişehir’de düzenlediği basın toplantısında Türkiye’de yaşanan çocuk yoksulluğuna değinen İnce “Yoksul çocukların yüzde 40’ı öğün atlıyor. Üç öğün yiyemiyor. İki öğün yiyor, bir öğün yiyor. Böyle bir durumdayız. Biz Memleket Partisi olarak yoksul ailelerin çocuklarını gündemde tutmak istiyoruz.” dedi. İnce açıklamalarına şöyle devam etti.

TÜRKİYE’DE ÇOCUKLARIN YÜZDE 40’I ÜÇ ÖĞÜN YEMEK YİYEMİYOR

Ayrı bir konuda çocuk yoksulluğu. TÜİK 2021 verilerine göre Türkiye’de 22 milyon 750 bin 657 çocuk var diyor. Bu sayının toplam nüfusa oranı yüzde 27,2. Yani en fazla çocuk sahibi olan Avrupa Birliği içerisinde birinci sıradaki ülkeyiz. En fazla çocuğa sahip ülke. En fazla hangi illerimizde çocuklarımız var? Şanlıurfa, Şırnak, Ağrı, Siirt, Muş gibi iller. Türkiye çocuk yoksulluğu konusunda endişe verici bir durumdadır. Derin bir yoksulluk yaşıyor Türkiye’de çocuklar. Türkiye’de “Derin Yoksulluk Ağı” diye bir dernek var. Bu derneğin yaptığı çalışmaya göre ailelerin yüzde 85’i yeterli besine ulaşamıyor. Yüzde 74’ü bebek maması ve bebek bezi alamıyor. İşte böyle bir ortamda yoksul çocukların yüzde 40’ı öğün atlıyor. Üç öğün yiyemiyor. İki öğün yiyor, bir öğün yiyor. Böyle bir durumdayız. Biz Memleket Partisi olarak yoksul ailelerin çocuklarını gündemde tutmak istiyoruz. Onlara yardımcı olmak, sorunlarını çözmek istiyoruz. Daha çok sağlık sorunu yaşıyor yoksul ailelerin çocukları. Gelişim problemi yaşıyorlar, sosyal dışlanmışlık yaşıyorlar. Bireysel gelişimleri hemen hemen hiç yok. Eğitimde başarısız oluyorlar. Siz değerli basın mensupları aracılığıyla yoksul aile çocuklarının, çocuk yoksulluğunun bir kez daha gündeme gelmesi için bırakın bütün söylediklerimi ama bu son söylediğimi çok önemsemenizi özellikle rica ediyorum.

BU KAFAYLA GİDERLERSE DOLAR 30 LİRA OLACAK

Tarihimizin en büyük ekonomik krizini yaşıyoruz. Akılsız politikalar, tutarsız, ciddiyetsiz politikalar sonucu geldiğimiz nokta budur. 2002’de iktidara geldiklerinde enflasyon yüzde 29’du. Bugün TÜİK’e göre 70. Çok daha üstünde olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu kafayla giderlerse yakında üç haneli rakamları göreceğiz. Dolar 10 lira olacak dediğimde gülmüşlerdi. Bu kafayla giderlerse dolar 30 lira olacak. Bir yatırım tavsiyesi de değildir ayrıca. Bunu da belirteyim.

SANKİ ZAMLARI MUHALEFET YAPIYOR

Gıda da enflasyon dünya ortalaması yüzde 30, Türkiye’de 90. Konutta yüzde 110, akaryakıtta yüzde 225. Ve şimdi diyorlar ki, açıklamaları ibret ve hayretler seyrediyorum. Bu zamları devlet yapmıyormuş. Enflasyon sadece devletin çözeceği bir iş değilmiş. Sanki enflasyonu, zamları muhalefet yapıyor. Dünyada da enflasyon var diyorlar. Almanya’da ki 8,7’lik enflasyonu, Türkiye’de ki yüzde 70’lik enflasyona kıyaslayıp Almanya’da da var diyorlar. Yani matematik bilmesek yüzde 8,7’yi 70’den büyük olarak gösterecekler.

TABAN FİYATI AÇIKLAMAZSAN ÇİFTÇİ EKMEZ

2015’den bu yana ortalama gelir 3,4 kat artmış yani yüzde 340. 2015’den bu yana 7 yılda ortalama gelir yüzde 340 artmış. Araba fiyatları 10 kat artmış. Yani yüzde 1000. Konut fiyatları 4,8 kat artmış. Yani yüzde 480 artmış. Bakın Haziran ayına geldik. Adana’da hasat bitmek üzere. Hala buğday taban fiyatı belli değil. Geçen sene 17 Mayıs’ta açıklamışlardı, şimdi Haziran geldi hala belli değil. Tarlaya biçerdöver girmeden taban fiyatı açıklamazsan seneye çiftçi ekmez. Seneye daha zor günler bizi bekliyor demektir.

SOSYAL MEDYAYI DA SUSTURMALIYIZ DİYORLAR

Bütün bunlar olurken bir bakıyorsun TBMM’ye bir düzenleme getiriyorlar. Sosyal medya düzenlemesi. Yani hiç iktidardan gitmeyecekmiş gibi düşünüyorlar. Bence kafaları burada basmıyor. Bu yetkiler bir gün başkasının eline geçer diye düşünmüyorlar. Dertleri şu; biz medyayı ele geçirdik, istediğimizi yazdırıyoruz. Şimdi sosyal medyayı da ele geçirmeliyiz. Medyayı susturduk. Sosyal medyayı da susturmalıyız diyorlar.

HALK TV YALANCI DEMOKRAT OLSA DA BİZ GERÇEK DEMOKRATIZ

Mesela bizi görmeyen Halk TV, KRT, Tele 1. Size ceza kesiliyor. Karşıyız sizi destekliyoruz. Daha dün akşam haber yapıyorsun Halk TV. Herkesi sayıyor partileri, Memleket Partisi yok. Hepsi var. 0,1’lik var, 0,2’lik var. Halk TV sana sesleniyorum. RTÜK cezasında senin yanındayım, sen bizi göstermesen de. Sen yalancı demokrat olsan da biz gerçek demokratız.

ZAM YOK GÜNCELLEME VAR (!)

Bir gazete 365 günde 302 gün emekliye müjde haberi yapıyor. Sosyal medyayı da böyle olsun istiyorlar. Kendi medyalarında zam yazılamıyor. Zam yapılamıyor artık biliyorsunuz. Ekmeğe, şekere, yoğurda, peynire zam yok güncelleme var. Biz bu medya düzenini değiştireceğiz. Özgür bir medya düzeni kuracağız. Bizi de eleştirebilecek, başkalarını da eleştirebilecek. Paramı keserler diye düşünmeyen bir medya düzeni.

ARKANA BAKMADAN GİDERSİN

Geçtiğimiz günlerde bir haddini bilmez, sandıkla iktidardan gitmeyeceklerini söyledi. Buna önce iktidardan bir tepki bekledim. Bizi ilgilendirmez deyip kenara çekildiler. Ne demek sandıkla gitmeyeceğiz? Derebeyi misiniz siz? Biz Memleket Partisi olarak gittik bu konuda suç duyurusunda bulunduk. Herhalde bizden başka da yapan olmadı. Bunu bir asker söyleseydi, ya da muhalefetten birisi söyleseydi. Biz belediyeleri sandıkta teslim etmeyeceğiz deseydi, ne darbeciliği kalırdı ne postal yalayıcılığı kalırdı. Bu adama neden ses çıkarmıyor iktidar çevreleri. Bizimle ilgisi yok deyip geçiştiremezler. Neden buna ses çıkartmıyorsunuz? Sandıkla gitmeyecekmiş, neyle gideceksin? Sen sandıkta yenil de bak nasıl gidiyor musun, gitmiyor musun. Arkana bakmadan gidersin!

KONSER VE FESTİVAL YASAKLAMAK ORTA ÇAĞ İŞİDİR

Eskişehir, Türkiye’nin en çağdaş en modern kentlerinden birisi. Eskişehir yüz akı kentlerimizden birisi. Buranın konser yasaklarıyla, festival yasaklarıyla, ilkel işlerle anılmasını istemiyoruz. Yani Türkiye’de kafası karışık bir iktidar var. Dün otobüslerde bile maske yasağını kaldırıyor, pandemi bitmiş demek ki. Ama müzik yasağı devam ediyor. Kadınların kıyafetiyle uğraşmak, ahlak bekçiliği yapmak, konser ertelemek, festival ertelemek orta çağ işidir. Valiye sesleniyorum; Eskişehirliler modern, çağdaş insanlardır. Sen buraya gelmiş bir memursun. Eskişehir böyle hatırlanmaz ama sen ilkel bir adam olarak hatırlanırsın. Bu yanlışlarınızdan bir an önce vazgeçin diyorum. Bugün kadınların kıyafetlerini konuşursak, konserleri konuşursak unutmayın yarın çalışan kadınları konuşuruz. Kadınlar çalışsın mı çalışmasın mı meselesine kadar gider bu iş.

SİGARAYA VATANDAŞ DEĞİL DEVLET BAĞIMLI OLMUŞ

Türkiye’de bir ilki daha beceriyor bu iktidar. Bir ürüne zam yapılabilir bunu biliyorum. Ama vergiye zam yapıldığını ilk kez görüyorum. Vergi ürünün fiyatını geçemez. Ürünün fiyatı 5 liraysa vergi 5 lirayı geçemez, geçmemelidir. Rakı 85 lira, vergisi 240 lira. Araba 220 bin lira, vergisi 248 bin lira. Bir pakette 20 dal sigara var, 3 dalı sigara, 17 dalı vergi. Yani asıl bağımlı kim?  Sigara içenler, rakı içenler. Devlet mi bağımlı, vatandaş mı bağımlı. Ya 20 dal sigaranın 17 tanesini devlet içiyor 3’ünü vatandaş içiyor. Devlet bağımlı olmuş burada. Kim bağımlı. Rakının maliyeti 85 lira, 240 lira vergisi var. Bağımlı olan kim, ülkeyi yönetenler mi, içenler mi? Aman bu konuda konuşmayalım yanlış anlarlar. Ne anlarlarsa anlasınlar. Dalga mı geçiyorsunuz milletle siz. Böyle vergi mi olur? Verginin vergisi mi olur? Vergiye zam mı olur?

İKTİDARIN GÖREVİ TUTUKLAMAKTA DEĞİLDİR SALIVERMEKTE DEĞİLDİR

Türkiye’de bir tartışma var. Tutuklayın, serbest bırakın tartışması. Erdoğan talimat veriyor bunu tutuklayın diyor. Kılıçdaroğlu’da talimat veriyor; Demirtaş ile Kavala’nın serbest kalmasını istiyorsanız yanımıza gelin diyor. Böyle iktidarda olmaz. Böyle muhalefette olmaz. İktidarında görevi tutuklamakta değildir, salıvermekte değildir. Ben cumhurbaşkanı seçilirsem, Memleket Partisi iktidar olursa biz kimseyi ne tutuklayın diye talimat vereceğiz ne serbest bırakın diye talimat vereceğiz. Biz bağımsız bir yargı düzeni kuracağız. Bu mahkemelerin işidir. Böyle bir şey olabilir mi? Tutuklayın diye de talimat veremezsiniz. Yargılayın diye de talimat veremezsiniz.

HEM RTÜK’Ü ELEŞTİRECEKSİN HEM RTÜK’E ÜYE VERECEKSİN

Şimdi yine muhalefet RTÜK’ten şikayetçi. Beni yasaklamaya giriştiler, ekonomik terör aparatlarından birisi diyor RTÜK için. Arkadaşlar bu tahterevalli siyaseti. Bu iktidar bu muhalefetten, bu muhalefet bu iktidardan çok memnun. Sayın Kılıçdaroğlu madem RTÜK’ten o kadar şikayetçisin danışmanlarını niye RTÜK üyesi yaptın? Reddetseydin bu düzeni. Kendi danışmanlarını yüksek maaş alıyorlar diye RTÜK üyesi yapıyorsun. 2 kişi orada, partin adına üye. Hem RTÜK’ü eleştireceksin hem RTÜK’e üye vereceksin. Bu düzen doğru bir düzen değil deyip boykot edeceksin oraya üye vermeyeceksin.

NE DİYE ŞİMDİ HSK’DAN ŞİKAYET EDİYORSUNUZ

Yargıdan şikayet etmeye hakkınız var mı sizin ya. Bu muhalefete sesleniyorum. 13 HSK üyesi var. Biri bakan, biri bakan yardımcısı kaldı 11. 4’te Cumhurbaşkanı atıyor. Kaldı 7. 7’yi TBMM seçiyor. 1 tane CHP’ye verdiler, 1 tane MHP’ye verdiler 2. 2’de İyi Parti’ye verdiler 4. 3’de Ak Parti’ye verdiler 7. Ya siz 1 üye almak için 7 üyeye oy verdiniz. Bu düzenin ortağısınız. Ne diye şimdi HSK’dan şikayet ediyorsunuz. Hemşerini HSK üyesi yapmak için, bir üyelik kapmak için, bir elma şekerine razı olmuşsun. Kandırmışlar seni elma şekeriyle. Bir üye için 7 üyeye oy vermişsin. Şimdi konuşuyorsun. Arkadaşlar bizi, bu milleti saf mı zannediyorlar acaba? Ya siz o 7 üyeye oy vermediniz mi? Hemşerini HSK üyesi yapmak için 7 üyeye oy verdiniz şimdi şikayet ediyorsunuz. Milletin karşısına çıkıp deseydiniz ya. Bize verilen bir üyeliği tanımıyoruz. Bu yargı düzeni düzen değildir. Ben de hemşerimi HSK üyesi yapmıyorum. 13 tanenin 1 tanesini zaten almışsınız, 13’ünü de alın. Ne olacak yani bir tanesini alsan ne olur almasan ne olur. Ne RTÜK’ten, ne HSK’dan bu muhalefetin şikayet etme hakkı yoktur. Bir avuç veriyorlar. 13 taneden bir tane veriyorlar kabul ediyorsun. Al hemşerim git HSK üyesi ol diyorsun. Sonra bu HSK düzgün değil diyorsun. Onu baştan reddedeceksin. Bir elma şekerine kanmayacaksın. Tutarlı, ilkeli siyaset yapacaksın.

BUGÜN KUVAYI MİLLİYECİ YARIN BAŞKA BİR ŞEYCİ

HSK’dan şikayet ediyorsun. Demirtaş’ın serbest kalmasını istiyorsan yanıma gel diyorsun. Ya dokunulmazlıkların kaldırılmasında yapma, etme, evet deme. Bak ben evet demedim. İleride bu milletvekillerini tutuklarlar dediğimde siz gidip evet oyu vermediniz mi? Ne geldiyse milletin başına o dokunulmazlıkların kaldırılmasında verdiğiniz oylar sayesinde geldi. Bunun sebebi sizsiniz. Ben değilim. Ben hayır verdim. Partinin kararlarına uymadım. İyi ki de uymamışım. Çünkü siz ilkesizsiniz. Beli plastikten yapılmış, omurgasız siyaset yapıyorsunuz. Dik duruşunuz yok, konjonktürel. Bugün Kuvayı Milliyeci yarın başka bir şeyci. İzmir’de Atatürkçü, Trabzon’da milliyetçi, Diyarbakır’da başka bir şey. Her gün başka bir şey. Böyle siyaset olmaz.

ABD’DE YURT YAPIYORSUN TÜRKİYE’DE ÇOCUKLARIMIZ EV VE YURT BULAMIYOR

Bizim bir vakıf geleneğimiz vardı. Osmanlı’dan bu yana ecdadımızın bir vakıf geleneği vardı. Hayır hasenat işleri yapıyordu. Bu hep vardı. Cumhuriyet döneminde de vardı. Ama burada, New York’ta yurt açıyorlar. Aladağ’da çocuklarımız yanıyor yurtlarda. Bazı tarikat yurtlarında tecavüze uğruyor. Çocuklar ev bulamıyor. Beyefendiler milyon dolarlarla ABD’de yurt açıyorlar. Vergi istisnası getiriyorlar bu vakfa. Yani buraya bağış yaptığında vergiden düşüyorsun. Kıyak iş. Başka bir şey daha yapıyorlar. Buraya bağış yaptığında devlette işlerin rahat yürüyor, önün açılıyor. Ama ÇYDD’de de böyle değil. Nesin Vakfı’nda böyle değil. Paranı bloke ediyorlar. İktidar yalakasıysan iş adamları sıraya giriyor, milyon dolarlar bağış yapıyorlar. ABD’nin en lüks semtinde gökdelen dikiyorsun, yurt yapacaksın. Türkiye’de çocuklarımız ev bulamıyor, yurt bulamıyor.

KAÇACAKLAR DERKEN KRİPTO BİR ŞEKİLDE ERDOĞAN’A YARDIM EDİYOR

Bir yandan Türkiye’de dolar bozdurun diyorsun, öbür yandan dolarları yurtdışına gönderiyorsun. Oraya para gönderildiğine kimse itiraz etmiyor, para gönderildi diyorlar. Fakat bir bakıyorsun muhalefet oradan çıkıyor “kaçacaklar bunlar, hazırlıklar yapıyor” diyor. Kaçacaklar deyince paranın kaynağı falan sorgulanmıyor, kapatılıyor konu. Kaçacaklar denilince Erdoğan’a yarıyor bu iş. Tabanı kenetleniyor birbirine. Paraları kimse sorgulamıyor. Herkes kaçacakları sorguluyor. Yani kaçacaklar derken kripto bir şekilde Erdoğan’a yardım ediyor. Onun tabanını kenetliyor. Kaçış planı dediğin zaman 60 milyon dolar paranın kaynağı ne diye kimse sorgulamıyor.

ÖNEMLİ OLAM KEYFİLİĞİ SONA ERDİRMEKTİR

Dün Erdoğan Sayıştay’da bir konuşma yaptı dedi ki; Sayıştay’a açıkça talimat verdi. Açık aramayın dedi. Yani Sayıştay TBMM adına denetim yapar. Milletin parasını denetler. Milletvekilleri, Meclis adına yapar. Onlara açık aramayın demek bırakın çalsınlar demek. Türkiye’de bir futbol kulübüyle ilgili değil olay, keyfilik olay.  İstediğine vergi indirimi yaptırırsın, istediğinin borcunu silersin, istediğine vakıf kurdurup bağış yaptırırsın. Keyfi bir yönetim söz konusu olduğunda bunları daha çok yaşarız. Önemli olan keyfiliği sona erdirmektir.

TÜİK VERİLELERİNE KİMSE İNANMIYOR

TÜİK’in ne işsizlik rakamı ne enflasyon rakamı. Bunlara Türkiye’de herhalde inanan yok. Ben inanmıyorum. Kimse inanmıyor. Mecburen o verileri kullanıyoruz. O verileri benimsediğim, özümsediğim, kabul ettiğim için değil. Elimde başka veri olmadığı için onları kullanıyorum. İş bulmaktan vazgeçti kişi. Artık müracaat etmiyor. Onları işsiz saymıyorlar. On senedir işsiz. Yeter artık deyip kenara çekilmiş. Onu işsiz saymayıp işsizliği düşürdüler. Onun için bu TÜİK’in rakamlarını benimsiyorum anlamında değil mecbur olduğum için kullanıyorum.

BU MİSAFİRLİK FAZLA UZAMIŞTIR BİZ GERİ GÖNDERECEĞİZ

Suriyeliler için; ensar muhacir dediler. Sanayimizi ayakta tutuyor dediler. Hayvancılığımız çöker dediler. Hicret dediler. Bütün bunları söylediler değil mi? Peki sıkışınca otobüslere doldurup Kapıkule’ye gönderdiler mi? Demek ki bunlara ensar muamelesi değil de simsar muamelesi yapmışlar. Tekrar tekrar söylüyorum bizim iktidarımızda uluslararası güçleri devreye sokacağız, BM gibi. Esad ile anlaşacağız. Esad ile masaya oturacağız. Şam’a büyükelçi atayacağız. Güven alacağız Esad’dan. Bak sen af çıkarıyorsun ama insanlar geri dönmüyor, niye. Sana güvenmiyorlar. Sen şimdi bize uluslararası arenada bir güvence ver. Bu güvenceyi alacağız ve sığınmacıları geri göndereceğiz. Bu misafirlik fazla uzamıştır. Biz geri göndereceğiz, nokta.